26 Aralık 2013 Perşembe

Eendracht maakt macht

Ter discussie aangeboden.

B.T.

bron:
MoslimVandaag Exclusief | 21 december 2013 | Jaargang 1 | Nummer 18
Kasım Tekin, Docent geschiedenis

ZEG NIET: ‘IK KAN HET WEL ALLEEN’
Eendracht maakt macht

‘Als ze naar mij hadden geluisterd, dan was het nooit zo gelopen.’ Ja, het is bekend, we willen de baas zijn. De grote bedenker van het project. Dat is niet vreemd. We groeien op met de gedachte dat ieder individu het moet schoppen tot leider. Onderwerping aan een groter doel, waar een andere leider voor werkt zien we al snel als vernedering. En ja, de moslimgemeenschap smacht naar goede leiders die de gemeenschap vooruit helpen. Maar tegelijkertijd lijkt het alsof iedereen zichzelf in die positie ziet! Maar hoe kan een leider iets bereiken als moslims weigeren hun eigen mening ondergeschikt te maken aan die van degene die hen moet leiden?

8 Kasım 2013 Cuma

NL'de 1 PZR günü

Hollanda'da bir pazar günü.

Evdekiler meşgul ama benim evde yapacak birşeyim olmadığından canım sıkıldı. Okumak için dışarı çıktım uygun bir yer bulurum diye. Hava fırtınalı ve arada bir yağmur yağıyor. Sokaklar durgun. Hollanda'da sonbaharda bir pazar günü işte. Araba ile hastahanenin yanından geçtim, şehir merkezine doğru ilerledim, limana varıp geri döndüm ve kendimi on onbeş dakika önce yanından geçtiğim hastahanenin içinde buldum. Burası okumak için uygun bir yer olsa gerek.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Gözler

Her göz aynı görmez. Göremez. Gözün hangi vücut ve beyine bağlı olduğu belirleyicidir. Algılama vücudun tecrübesine ve beyinin birikimine bağlıdır. Ayrı gözler aynı şeyi görebilir fakat ayrı duygular ve düşünceler oluşturabilirler. Dolayısıyla bizim birşeyi görüp algılamamız başka bir kişinin aynı şeyi aynı şekilde algılaması anlamına gelmez. Belirli bir meseleye bakmak da aynı. Belirli bir süreci değerlendirmek de. 

Gösterirsiniz görmezler. Gösterirler görmezsiniz.

Gözlere ulaşan etkenler tecrübe ve birikim oluşturur ve irade ile birlikte bunlar vakitle görmeyi veya kör kalmayı sağlar.


B.T.

p.s. I Bu yazıyı okuduğunuzda bile kiminiz kiminize göre içeriğini değişik algılayacaktır.
p.s. II Bu farkı konuşarak da tam kapatamıyorsunuz. Algılama daima daha ağır bastırır.

1 Eylül 2013 Pazar

Kitap okumak üzerine

Liberal Arts (2012) filminden bir parça


:-)

B.T.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

"Lessen uit Andalusië"

Een mooi en informatief stuk dat ik heb gelezen wil ik graag met jullie delen. De schrijfster heeft zeker gelijk dat hier les uit kan worden getrokken voor vandaag.

B.

Bron: MoslimVandaag Exclusief | 20 juli 2013 | Jaargang 1 | Nummer 9 | www.moslimvandaag.nl

In het jaar 92 AH landden de moslims in Spanje. Zij heersten daar tot het jaar 897 AH. Dat betekent, dat zij daar voor de duur van wel 805 jaar verbleven. De islamitische geschiedenis begon bij de eerste openbaringen van de Qur’an aan de Profeet Mohammed (v.z.m.h.), ruim 1400 jaar geleden. Meer dan de helft van deze periode maakte Spanje daar dus deel van uit!

Waarom is de geschiedenis van Andalusië voor ons zo belangrijk? Wel, het verhaal van Andalusië illustreert op doeltreffende wijze zowel waar eenheid toe leidt, als waar verdeeldheid toe leidt. De keuze aan ons is wat wij hier mee doen. In Andalusië hadden de moslims succes zolang zij in een pluralistische maatschappij met respect en tolerantie ten opzichte van elkaar samenleefden. Toen zij elkaar begonnen te bestrijden gingen zij ten onder.

3 Ağustos 2013 Cumartesi

"Eleştiri geliştirir". Allah yolunda da.

Allah yolunda mücadele etmek istiyorsak şayet ve o yolda ilerlemek istiyorsak, ilkin - samimi olan - eleştirilere açık olmamız lazım ve kendimiz de etrafımıza eleştirisel bakabilmemiz lazım. Belki bunları zaten doğal bir şekilde - bilinç altında - yapıyoruzdur. Fakat bu iki tutum ilerleyebilmek için okadar önemli ki, onları bilinçli bir şekilde geliştirmek gerekiyor; bilinç "üstüne" çıkarmak gerekiyor. Neden mi?

Hayatımız boyunca tek bir bakış açısıyla doğruları yakalayamayız. Bu da tam Müslüman bireyin yakalaması gereken özellik: Doğruyu yanlıştan ayırt edebilmek. Bunu başta Kur'an ile yapmalıyız, çünkü o bizim için doğruyu yanlıştan ayırt eden Kitap'tır (Enfal 29, İsra 81, Furkan 1). O kemale erdirilmiştir, eksiksizdir, mükemmeldir (Enam 115, Ankebut 51, Maide 3). Eksik olabilen ancak biz olabiliriz. Henüz birikimimiz yetersiz olabilir. Hele sadece tek bir bakış açısına sahip isek. Onun için müslüman birey daima (samimi) eleştirilere açık olmalıdır. Ancak bu durumda kendisini geliştirebilir ve Allah katında takva derecesini yükseltebilir. Rabb'imizde zaten bunu istemiyor mu bizden: Takvalı olmamızı? Onlar sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar diyor Kur'an (Zumer 18). Bunun için de duymak yetmiyor dinlemek gerekiyor. Nihayetinde dinlemekle de yetinemiyoruz. En güzel söze uymamız lazım; yani onu yaşamak lazım.

12 Temmuz 2013 Cuma

Aciz gibi

Yeryüzünde karınca gibi
Yedi milyar insandan biri
Işığın dalgası gibi
Ormanda yaprağın teki
Dağlarda taş parçası
Sahilde kum tanesi
Bir senfonide nota
Maddedeki atom gibi
Bulutlarda bir damla su
Dağlardaki kar tanesi
Rengimi söyleyin bana; ak mı kara mı?
Neticede acizim, ötesi var mı?

B.T.

Her gün

Her güne yalnız kalkışım seni hatırlatıyor bana. Yoksun.
Bu hayatta olacak mısın? Onu da bilmiyorum.
Yokluğunla varlığını hissettiriyorsun. Ama neredesin kim bilir?
Rast gelecek misin? Allah bilir, nezaman, nerede.
En azından aklımda yaşıyorsun. Demek ki varsın.
Eninde sonunda kavuşacağız. Ama bu dünyada ama diğerinde, bilinmez.
Sabırdır ayrılığın devası. Bekle beni... ki ben bekliyorum.

B.T.

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Dos(t)dogru

Doğruyu bulmak uğruna kimin doğru olduğu önemsiz.

B.T.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

İlkbahar - 2013

Bugün ilk kokunu aldım bahar.
Neden bu kadar geciktin?

B.T.

3 Mayıs 2013 Cuma

Fotoğraflar V


Yukarıda 5. seri fotoğraflarım eklenmiştir :)

B.T.

20 Nisan 2013 Cumartesi

Ne demiş İngiliz ineği?


Soldan sağ! Soldan sağ!

(İngiltere'de yola ilk çıkışımızda Levent'in yaptığı espriden kalma)

Kayıp

Bu yolculukta da tekrar öğrendim:

Karamsarlık bu hayatta insana kaybetmekten başka bir şey kazandırmıyor.

B.T.

The Roadtrip (2013 - april)


Konstanz (D), Beatenberg (CH), Vaduz (FL), Frastanz (A).

One Clio.
Two brothers.
Three nights.
Four countries.

They must drive to live and to survive the mountains!
Between 5 and 35 degrees!
Between altitudes of 0 and 1500 km!

dialogs:
"................................... ?"
"................................. ??"
"................................. !!!"

Cast:
Engin Çelik
Bülent Topal

Genre: Horror
Duration: over 80 hours

Now on TV

İki göl arası

Geldim yine "göller arası" denilen yere. Kendimi de biraz öyle hissediyorum; iki değer, doğru ve yanlış, arasında. Sanki tepeleri pudra şekerine batırılmış dağlarda ayağım kaysa yanlışa düşeceğim. Dikkat etmem lazım. Ederken de ister istemez yanlışlar yaptığımı biliyorum. İnşaallah küçük yanlışlardır, ki yaptığım iyi şeylerle Rabbimin vaadine nail olurum da üzerini örter.

Dünyadaki "cennet" denilebilecek bölgelerden biri burası. Alp dağlarının yükseldiği ülkeler. Yerlileri de bunun farkında mı acaba? Bir sanat eseri bu tablo. Gökte ve suda kullanılmış maviler. Karada ve dağlardaki yeşiller. Tepelerine ve yamaçlarına serpilmiş kar ve şaleler. Aralarından göze batmadan kıvrılan yollar. "Olmaz" böyle bir sanatçı! Şükrettim. Kendimi içinde kaybetmeden misafir olup geçmem lazım diye ikna ettim kendimi.

Anılar canlandı burada. Şükrettim. Dört sene önce bu bloğa ilk yazımı yazmıştım tam bu yerde. Düşünüyorum da. Neler yaşadık be bu arada. Acılar ve tatlılar. Kaybetmeler ve bulmalar. Bir yol tutturdum gidiyorum bakalım...




B.T.

5 Nisan 2013 Cuma

Bir hayat felsefesi (Yeter)

Bir konuda yeterliliğimize değil,
Bütün konulardaki yetersizliğimize bakmalıyız.
Devamlı.
Çünkü insan acizdir.
Çünkü konuları, olayları, insanları kusursuz değerlendiremez...

B.T.

19 Mart 2013 Salı

Irak

Seninle zamanında ne olabileceğimizi özlüyorum...

B.T.

16 Mart 2013 Cumartesi

Kitap & Film

Yukarıda "kitaplar" ve "filmler" sayfaları eklenmiştir ve devamlı güncellenecektir.

1 Mart 2013 Cuma

Biz bir aileyiz

Son günlerde düşünüyorum da... Biz bir aileyiz. Arkadaşlarımla, dostlarımla (ki bunlar arasında bana göre olan farkı bir ara yazmıştım) olan ilişkim akrabalarımla olan ilişkimden farklı değil.

Kimileri ile sık sık görüşüyorum. Kimileri ile çok az. Sevmediğimden değil. Bilirsiniz işte; vakit darlığından, mesafeden, pek fazla şey paylaşamadığımızdan, ilgi alanlarımızın değişik olduğundan veya hayata bakış açımızın farklı olduğundan, vesaire. En azından kendi açımdan kimseyle kötü hissetmiyorum kendimi. Herhangi bir aile ferdi ile karşılaşsam hal hatır sorabilir durumda hissediyorum. Belki bu onlar için geçerli olmayabilir, bilmiyorum. Ama sonuçta aile gibiyiz işte...

22 Şubat 2013 Cuma

21 Şubat 2013 Perşembe

Pluk de dag en Gedenk te sterven


De combinatie van beide visies is terug te vinden in de levensbeschouwing van de Koran.

B.T.

Carpe diem is een Latijns spreekwoord dat Pluk de dag betekent. De zinsnede is afkomstig van de Romeinse dichter Horatius (Ode 11 uit Boek 1). Carpe diem dient als metafoor ter aansporing om de dag van heden te gebruiken en om niet tot morgen uit te stellen wat vandaag gedaan kan worden in de zin van de Stoa of het Epicurisme. Horatius zag zichzelf als epicurist. De context is
[...] sapias, vina liques, et spatio brevi spem longam reseces. dum loquimur, fugerit invida aetas: carpe diem quam minimum credula postero.
Vertaling:
[...] wees wijs, zeef de wijn en tot een kort tijdsbestek moet je je lange termijn inkorten. Terwijl wij praten ontsnapt de jaloerse tijd: pluk de dag en reken zo min mogelijk op morgen
Later werd carpe diem ook wel hedonistisch opgevat als "geniet zo veel mogelijk van de dag van heden".

Memento mori is een Latijnse zin die traditioneel wordt vertaald als Gedenk te sterven of Denk eraan te [moeten] sterven. Vrijere vertalingen zijn Bedenk dat u sterfelijk bent of Denk aan je eigen sterfdag. Het is het devies van de Trappistenorde. De spreuk komt al voor op zilveren Romeinse bekers.

Tertullianus meldt dat tijdens een triomftocht door Rome een slaaf achter de triomfator op zijn zegewagen stond die hem in het oor fluisterde "Respice post te! Hominem te memento!" (Kijk achter je! Bedenk dat je slechts een mens bent!). Dit om te voorkomen dat de triomfator zich verheven zou voelen, waar de Romeinen "als de dood" voor waren (zie ook Tarquinius Superbus). Dit verhaal wordt echter door geen enkele moderne schrijver bevestigd.

Het memento mori ligt dicht bij een ander Latijns thema, het carpe diem (pluk de dag). Het christendom heeft er echter een geheel eigen betekenis aan gegeven, met slechte vooruitzichten als men te veel erop los leeft.

Bronnen:
Zie ook:

18 Şubat 2013 Pazartesi

Ne yapıyoruz?

Yaz yazma

Yazmak isterim yazamam, nefsim alıkoyar.
Anlatmak ister dertli gönlüm, kim sorar?

Bir parçam diler, diğeri ha bire erteler.
Bir yazının değeri nedir? Kim belirler?

Kim için yazarım? Yazar bir yazar?
Ancak okurun dilediği kadar değerli değil mi yazılar?

Bunları düşünmeli mi yazar; düşünmüş mü yazarlar?
Yazarın yazması gerekmez mi samimiyetle sayfalar?

Neden? Kime?
 Kendisi için mi? Senin için mi?

Harfler, kelimeler, cümleler ya yazarın biriktirdiği hazineler.
Ya da harfler, kelimeler, cümleler yazarın ikram ettiği hediyeler.

Hazine saklamayı sevmiyorum.
Herşey paylaşıldıkça güzel.

Buyur sana iki-üç satır kelimeler.
Nihayetinde değerini okuyan belirler.

B.T.

12 Şubat 2013 Salı

Oku okuma

Okumak boş iş sadece bilgi edinmekse
Bilge olmak anlamsız amaca hizmet etmezse
Gayenin aslını bilmek şart derdin istikametse
Nihayetinde iman ve amel mesele hesaba çekilmekse

B.T.